Sayın Temel ERSOY yazdı
“Overseas Development Institute isimli kuruluş “NATO zirvesinin asıl galibi Erdoğan mı oldu?” başlıklı bir makale yayımladı” diye bir yazıyla karşılaşınca şaşırdım ve kendime kızdım. Günün en az 10 saatini yabancı medyayı izleyerek geçiren ben böyle bir haberi nasıl kaçırdım diye.
Önce bu kuruluş kimdir nedir diye baktım, yazının doğru olabileceğini düşünerek. Kendilerini şöyle tanımlamışlar;
“ODI, 1960 yılında kurulmuş, herkesin başarılı olduğu sürdürülebilir ve barışçıl bir dünya için çalışan bağımsız, küresel bir düşünce kuruluşudur.
ODI'nin Küresel Risk ve Direnç Programı, güvenlik açığını azaltmak ve herkes için sürdürülebilir bir gelecek gerçekleştirmek için yeni ve gelişmekte olan riskler arasındaki bağlantı üzerine politika odaklı araştırmalara öncülük eder. Programın çalışmaları, aşağıdakileri içeren geniş bir konu yelpazesini kapsar:
· İklime dayanıklı ekonomik dönüşümler
· Esneklik için finansman
· Değişen iklimde afetler ve çatışmalar
· Çoklu tehlike bağlamlarında eşitlik ve kapsayıcılık
· Risk bilgili geçişler”
Wikipedia da şöyle tanımlıyor kuruluşu;
“Eskiden Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü olan ODI, 1960 yılında kurulmuş küresel bir düşünce kuruluşudur. Misyonu, "insanlar ve gezegen için önemli olan işbirlikçi araştırma ve fikirler yoluyla adaletsizlik ve eşitsizlik konusunda harekete geçmeleri için insanlara ilham vermektir.”
Vay vay vay.
Kurumun en üst düzey yöneticisi (CEO) Sara Pantuliano. Sara, daha önce Genel Müdür ve İnsani Yardım Programları Direktörü olarak görev yaptığı ODI'de İcra Kurulu Başkanıdır.
Sara, Altıncı Danışma Grubunda hizmet vermiş olan BM Genel Sekreteri Barışı İnşa Fonu'nun Yedinci Danışma Grubu Başkanı ve UNFPA'nın ICPD25 Üst Düzey Komisyonu üyesidir.
Ayrıca, İnsani Dayanıklılık ve Yatırım Üst Düzey Grubunda, Dijital Para Birimi Yönetişimi Konsorsiyumu Yönlendirme Komitesinde ve Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Yeni Kırılganlık ve Direnç Gündemi Küresel Gelecek Konseyi'nde görev yapmaktadır.
Ha bir de Sara Hanım’ın twitlerinde bolca LGBT-Q’lara atıf var.
Bu görünüş Batının birinci sınıf ajanlarına tam olarak uyuyor. Zaten Kuruluşun merkezi de Londra’da.
Peki, amacı iklime dayanıklı ekonomik modeller bulmak olan bir kuruluş neden NATO Zirvesi ile ilgili bir yazı yazar hem de Erdoğan güzellemesi yaparak. Biz biliriz bu işleri de bakalım anlatabilir miyiz? Merkezi Londra’da olmasa veya CEO’su Sara Hanım olmasa örtülen bağışla yazdırılmış diyeceğiz ama mevzu daha derin sanki.
Hakikaten çok merak ettim buram buram yağ kokan “NATO Zirvesi'nin kazananı Ukrayna veya İsveç değil, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan, İsveç'in katılımını Ekim ayına kadar onaylamayarak taleplerinin yerine gelmesini bekleyecek. Batı, Erdoğan'ın hiçbir şeyi bedavaya vermediğini öğrendi.” İfadesini yazan bir akıl neyi amaçlıyor diye. Sonra gördüm ki kurumun böyle bir yazısı yok. Sürpriz.
O halde haberi yapan Adem Kılıç kim? Bir de ona bakalım ayıp olmasın. Meğerse trolmüş. Gündeme Dair Her Şey (gdh) isimli web sitesi ve aynı isimli bir sürü sosyal medya hesabının yöneticisi. Bu tip masraflar büyük ihtimalle ya devasa örtülü kaynaklardan, ya da yandaş iş adamlarının gırtlağına basılarak onların cebinden karşılanıyor. Şöyle anlatıyor Adem Bey hizmetlerini;
gdh.digital Hakkında
gündeme dair her şey (gdh.digital) nedir?
gdh, medyanın günümüzdeki algısal eksiklerinden doğmuş dijital medya tabanlı bir yayın platformudur. Sosyal medya ve kendi üretimi olan dijital araçları kullanarak, son kullanıcıya doğru ve tarafsız haberi en özgün şekilde ulaştırmayı hedefler.
Şimdi Adem (artık bey demeyeceğim) herkesle, özellikle de gazetecilerle dalga geçiyor. Şöyle girmiş güzellemeye; İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Overseas Development Institute (torteisemedia) tarafından NATO Zirvesi'nde Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın performansının değerlendirildiği bir analiz yazısı yayınlandı.
Cingözlüğe bakar mısınız? Olur da akıllının biri kaynağını googlelatır diye haberin girişinde adres kaybettirmek için “torteisemedia” adlı bir başka kaynaktan bahsediyor ki onu da yanlış yazmış. Doğrusu “Tortoise” yani kaplumbağa.
Onlar nasıl tanıtıyor kendisini;
“Kaplumbağa iki soruna bir yanıttır.
Günlük gürültü: bilgi bizi bunalttı. Sorun sadece sahte haberler veya önemsiz haberler değil, çünkü iyi olan pek çok şey var - sadece o kadar çok şey var ve o kadar çok şey aynı. Acele, kısmi ve kafa karıştırıcı. Haberleri kovalayan ancak hikayeyi kaçıran çok fazla haber odası var.
Güç uçurumu: Güçlüler ve güçsüzler arasındaki uçurum genişliyor. Kilitlenmiş hissediyoruz. Vizyon eksikliğinden endişe duyan, iş dünyasında, teknolojide ve toplumda liderliğe aç. Sorumluluğa inanıyoruz; onuru önemsiyoruz.
Yani Sorumluluğa inanıyorlar ve onuru önemsiyorlarmış.
Adem diyor ki; “Türkiye'nin Vilnius'da gerçekleşen NATO Zirvesi'nde çok sayıda talebini kabul ettirdiği belirtilen analizde, İsveç'in onayını da Ekim ayına erteleyerek zamana oynadığı belirtildi.” Breh Breh Breh. Zirveden sonra yayımlanan karikatürü de görmemiş.
Adem o kadar iyi yetişmiş ki yalanı, kara propagandayı, gri propagandayı, yalamayı, güzellemeyi her şeyi kullanarak yapıyor. Neden? Tek bir şeyi çok iyi biliyor. Türkler okumaz. Okuduğunu anlamaz. Okusa da bir paragraftan fazlasını okumaz.
Bunu nereden biliyor? Çünkü 50 yıldır bu ülkede okuyan, anlayan ve anlatan herkes öldürüldü. Hala kalmışsa yine gereği düşünülür hal edilir.
Kommentare